gecenin bu vaktinde sokaklar çok sakin. ürkütücü bir sessizlik var etrafta. her gün üç öğün gördüğüm, nereye yetiştiklerini veya dertlerinin ne olduğunu asla anlayamadığım, aceleci insanlar yok. sokaklar, bu insanlar olmadan daha güzel görünüyor. tramvaydan saniyenin onda biri kadar bir süre için de olsa erken inmek için kapıdaki yolu tıkayan insanları azarlayan insanlar yok geceleri dışarda. birkaç köpek apartman merdivenlerine kıvrılmış öylece yatıyor. bir de ben varım. evime dönüyorum. birkaç saat daha dayansam gündüz olacaktı ve eve girer girmez vurup kafayı yatacaktım. hayatımın en eğlenceli günlerinden biri benim için sabaha karşı ıssız sokaklarda ters ters bakan köpeklere diş göstererek bitiyor. yazı yazayım diyorum ama kafamda kelime yok. düşündüklerimi kurallı cümleler haline getiremiyorum. sanırım uyumak bu problemi çözer.
bir gün bir köye buz kütlesi düşmüş. insanlar 'woooww' diyerek toplanmışlar etrafına. uzun tartışmaların sonucunda bunun tanrı tarafından gönderildiğine karar vermişler ve buz kütlesini yalayarak bonus sevap kazanmışlar. o sırada ordan geçmekte olan bir yolcu 'naptınız siz burda?' demiş, köylüler de olan biteni anlatmışlar. adam şaşkın şaşkın bakmış ve 'uçakların tuvaletleri belirli bir doluluk oranını aştığında içerideki sıvı aşağıya boşaltılır, o hızla o yükseklikten akan sıvı hava buz keser yere de buz kütlesi olarak iner' demiş. köylülerin midesi çok bulanmış. din toplumların afyonudur felan.. ayakkabılarımı giyerken kapıda bi arkadaşım anlattı bunu. bişey anlamadım. siz de anlamayın diye yazdım.
uyandığımda (muhtemelen akşam 8 cıvarı) çarşıya çıkıp kendime leslie winkle alacağım. onu sevdiğime karar verdim. gloomy sunday with shadows i spent it all..
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ
2 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder