lan arkadaş burcu burcu değil brezilyalı wonderkid sanki. dünya devlerini peşine takmış yardırıyor. anadolu kulüplerine burun kıvırıyor, kapris yapıyor, ben yedek kalmam diyor. marsık!
arkadaşım burcu'dan bahsediyorum. bir süredir menajerliğini yapıyorum kensinin. kendisine gelen teklifleri değerlendiriyorum daha sonra teklif edene faks çekiyorum 'i regret to inform you that my client burcu is not interested in a relationship to with you.' diyorum. ondan sonra kötü ben oluyorum. dışarıdan pezevenklik gibi görünebilir ama olaya böyle bakmanız ünlü menajerlere size dava açma hakkı verir. sanatıma inanmasanız da saygı gösterin.
yav abi burcu sıradan bir kız. uğruna dağlar falan delinmez ama yüzüne bakılır. ona bile bu kadar teklif geliyorsa ben daha güzellerinin yaşadıklarını çok merak ediyorum. ugg giyip suratlarına badana yapanlar mesela? içinden aslan geçmelik sirk çemberi takıyorlar küpe diye? onlara ne yağıyodur bee.. aradım babamı teşekkür ettim. dedi 'ne için' dedim 'beni erkek doğurmuşunuz bravo' dedi 'ben yapmadım' dedim 'söyle bana gerçek babam kim? bu kaldırabilecek olgunluktayım artık, ölene kadar saklayamazsın!!' yüzüme kapattı telefonu. en son lise 2'de gördüydüm ekolojik dengeyi, görmeyeli baya bozulmuş, suyu çıkmış. doğal seleksiyon ona keza. sanırım güçsüz kadınlar ölüyo sırf erkekler ayakta kalıyo. ya da bana tek kıza yazan çok erkeğin açıklamasını yapın.
ibnenin teki de burcu'ya teklif ettiydi geçen, onay vermedim. bugün de başkasına sarkarken görülmüş. ne hastalıklı ilişkilerin insanlarıymışsınız be amına koyim. bende reddedilme korkusu olduğu için fm'de bile futbolcu transfer edeceğim zaman araya futbolcunun arkadaşlarını sokuyorum. diyorum 'yap şu işi be hacı' diyor 'tamam olum halletçez'. fakat ben bu ibnelerdeki özgüveni anlamıyorum arkadaş. resmen gelip teklif ediyor ya. 'seni gördüm çok hoştun hadi gel çıkalım, diskoda barda sürtelim' diyor. nasıl denir ki bu bi insana? atilla taş'tan daha antipatiksiniz deyyuslar. i'm cleaning my klozeeet :(((
bir de gözlerimizin önünde eriyip gidenler var, batağa saplananlar. üniversite'nin ilk yılının ilk ayında sınıftaki kızların %90'ının sevgilisi vardı ve çok ciddi düşünüyorlardı. ikinci ayında %100'ünün sevgilisi oldu ama önceki %90'ın %70'inin sevgilisi değişti, ordan artan %20 istikrarı korudu ama üçüncü aya zor dayanabildiler. çok acı bi tablo bence. askere gitsin terket, şehirler ayrılsın terket, doğum gününü unutsun terket, daha yakışıklısını gör terket. ulan sana karı boşamak kolay, terketmeden önce yenisinin rezervasyonunu yapıyosun zaten ama terkettiğin adamlar 30 kişi birleşip bi burcu'ya giriyor. utanın yav. gidin amazon olun ne bileyim, kesin tek memenizi ok atın, kuş vurun.
'sevgi' kelimesi deforme oldu felam bi de ama ben onun geyiğini pek yapamıyom. olmuşla ölmüşe çare yok. neyse sikeyim, çok karışık bu mevzular. örümçek bağlamış beynim var. was für ein altmodischer Mann. ich halte ein solche thema sehr langweilig.
burcu ve taliplerinden daha büyük bir sorunum var benim. yılın belli zamanlarında, hiç sektirmeden, saç jölelerim bir hafta boyunca. bunun sebebi yaz başında 3 numara yaptırdığım saçların aralık ayı cıvarında iyice boy vermesi, apaçi gibi şekle girmesidir. teller aralarında 1000'lik gruplar yapıp farklı yönlere doğru gidiyorlar bu da beni az önce 'carisma erkek kuaförü'nden çıkmış gibi gösteriyor. buna bir önlem almak için jöleleyerek bir arada tutma yoluna gidiyorum ben de. ve her yılın belli zamanlarında, hiç sektirmeden, 'vaay jöle? kime yazacan lan dümbük?' geyiğinin öznesi oluyorum. dum. evet, bugünün en şaşırtıcı gelişmesi bu oldu, kimse bana bu soruyu sormadı. ama ben gelenekçi bi insan olduğum için laf arasında 'siktirin gidin lan, jöleyle kıza mı yazılır' dedim millete, istikrarımı korudum. neyse, evden çıkarken saçıma alelacele bi tutam jöle boca edip çıktım, sallana sallana okula vardım. dersten önce bi su dökeyim diye tuvalete girdim, bi de ne göreyim? aynada. jöleyle şekillendirilmiş saçlar sünmüş, garip bi şekil olmuş. rönesans adamlarına dönmüşüm. o saçla 1000 kişinin gezdiği kampüste yürümüşüm :((( ve bugün öğrendiğimiz şey de şu; uzun süre kullanılmayan jöle bozulur. sulanır. saç tutmaz.
beni öyle üzgün görünce bana kendimi iyi hissettirecek bir şey yapmayı önerdiler. ben de benim olağanüstülüğümü kutlamak için milli bir bayram açmalarını söyledim. siktir çektiler. üff şu hayatta istediğim hiçbişi olmayacak mı!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder