7 Mayıs 2009 Perşembe

karga!

bu blogger denen nanenin türkçe çevirisini kim yapmış ki?

Bu kayda yönelik etiketler:
ör. scooter’lar, tatil, sonbahar


şöyle bir şey var. scooter denen alete çoğul eki getirirken niye kesme kullanılmış? çok kafama takıldı bu soru. ahmet veya mehmet olsa amenna, ama scootera kesme işareti neden?
neyse mevzu o değil. geçen gün verilen çeviri ödevini yapmadığım için sınıftaki kızların birinin paçasına yapışıp yaptığı çeviriyi benimle paylaşmasını rica ettim. bu şahane teklifi reddetti fakat ben yılmazdım, yıldırılamazdım. çok güzelsin, sevgilin de çok tatlı, saçın ipek gibi rererö diyerek ödevi kaptığım gibi suç mahalini terkettim. okşanmış egosuyla mutlu bir gelecek onu bekliyordu.. gel gör ki kız gerizekalıymış. metni neresinden anlayıp neresiyle çevirdiyse (lafı kızın götüne getirmeye çalışıyorum) bir sürü hata vardı. şekilci bir ibne gibi gerine gerine çevrilmiş metni sınıfa okurken farkettim bunu. ne okuduğumu kendim bile anlamıyordum. hocanın ve sınıf arkadaşlarımın aşağılayıcı bakışları arasında kürsüden indim ve başım eğik selamladım yorgun yıllarımı. ben bu hallere düşecek adam değildim. bu kadar abuk çevrilmiş bir metnin benim dehamla bağdaşmadığını farkeden hocam bana çeviriyi kimden çaldığımı sordu. hiç çekinmeden söyledim. söyledim ki utansın gerizekalı. öyle çeviri mi yapılır lan. ama yine suçlu ben oldum. neymiş, ödev çalmışım, kendi beynim yok muymuş, vay efendim bu yaptığım hırsızlıkmış, ahlaksızlıkmış, tiriviriymiş.

bu talihsiz olay neticesinde saçının keline kurban olduğum hocacığım bana kötü davranmaya başladı. fakat hoca yüreği daha fazla dayanamadı, bugün bitti bu yüzyıllık dargınlık. buzlarımız eridi, omuz omuza düşman çatlattık.
sınıfta bir şey tartışılırken konu kargalara geldi. kargalar çok uzun yaşıyorlarmış. hocacdığım da bana dönerek 'karga kadar ömrün yok len' dedi. kahrolası kızlar bu acımasız mizahı şuh kahkahalarınan karşılarken ruhum çoktan vücudumu terkeylemiş, kah sokrat'a parmak atar, kah aristo'ya çelme takar olmuştu.

şimdi olay şu, neymiş benim karga kadar ömrüm yokmuş. peki bu ırzını sktiğimin kargası taşaklarını yaya yaya oradan oraya uçarken, özgürce gak guk ederken ben niye bu sınıfta vasat esprilere kahkaha atan kızlara, yığın yığın ödevlere, uykusuz günlere katlanmak zorundaydım lan? reva mıydı bu? neymiş, allah bize beyin vermişmiş, garga denen mahlukta bu yokmuşmuş, insan yaratılmışların en mikemmeliymiş. mikkeyim öyle mikemmeliyeti. ne vardı lan o şerefsiz garga gibi olaydım? ve kesinlikle bir karganın 'şu insanlara imreniyorum doğrusu. keşke benim de beynim olsaydı da sikim sokum şeyler için kafa patlatıp hayatı kendime zindan etseydim' diye düşündüğüne ihtimal vermiyorum. ondan sonra avunsun ibne insanoğlu.. en mükemmeliymiş. de siktir.

bugünki düşünsel aktivitem bununla sınırlı kalmadı elbette. düşük bel pantolon giyip her oturuş/kalkışında göbek deliği hizasına çekiştiren kızların iç dünyalarını düşündüm. salak mıydı lan bunlar? madem götüm açılmasın istiyosun giyme o zaman düşük belli pandolon.

frank sinatra'nın strangers in the night şarkısını zorla da olsa bulup geniş mp3 arşivime sokuşturdum. loopa aldım, dinliyorum. loop denen meretin ne anlama geldiğini bilmiyorum ama repeat gibi bir şey olabileceğini düşünüyorum. okumuştum birkaç yerde, loopa aldım falan diyorlardı.
söyleyeceklerim bu kadardı. git şimdi.