''Senin ben dayını sikeyim dayını.'' Arthur Schopenhauer.
şu fotoşap işini abartmışlar artık. eskiden karıların suratlarındaki kırışığı, sivilceyi falan gizlemek için kullanırlardı, şimdi karı suratı yapıyorlar. bu tip konularda inanılmaz hassas bi insanım. helin avşar hanfendi kendini 'inanılmaz laik bir insan olarak' tanımladığı günden bu yana sıfatlarımın başına inanılmaz ön eki getirmek benim için bir hava gibi, su gibi bir ihtiyaç oldu. inanılmaz bir ihtiyaç oldu.
bugün yaratmış olabileceğim yanlış intibayı düzeltmek için birkaç kelam edeceğim. öncelikle, gün aşırı blog güncellemem beni inanılmaz işsiz güçsüz, inanılmaz boşbeleş bir insan gibi gösterebilir ama değil. benim de bir çevrem var. inanılmaz bir çevrem. 1 hafta öncesine kadar son güncellemeyi ağustos ayında yapmışım zaten. ama ne olduysa havaların bozmasıyla oldu. inanılmaz hassas tenim soğuk havayla temas edince tahriş oluyor. ellerim morarıyor, burnum kızarıyor, bir de işte küçülme, içe doğru çekilme falan var ama o konuya girmeyelim. soğuk hava yapıyor öyle arada. damarlarım çatlıyöööoo. bu nedenle mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmıyorum. e içerdeyken de yapacak fazla bir şey olmuyor, ver ediyorum postu, yeni kayıtı. yanlış anlaşılmaların önüne geçebildiysem ne mutlu bana.
soğuklardan mıdır nedir, son günlerde özgüvenimde de gözle görülür bir düşüş var. örneğin bizim bir tane dersimiz var. ne kadar gerekli olduğu tartışılır ama kolay geçer diye aldık. türkçe: yazılı anlatım. bu isimde bi dersi alternatifler arasında gördüğünüz zaman refleksif olarak atlıyorsunuz. çok kolay görünüyor çünkü. ama kazın ayağı öyle değilmiş. dersin hocası bizden çeşitli konularda yazılar yazmamızı istiyor, sonra onları koca sınıfın ortasında okutturuyor. özgüvenimin aşağı doğru ivmelenmesi burada başlıyor işte. ulan ben yıllardır yazarım ama topluluğa karşı en son 5. sınıfta andımızı okudum. o gün de yakışıklı görünmek için saç falan jölelediydim. hahaha. ulan arkadaş 'iyi dersler arkadaşlar' diye bitecek bir metni yakışıklı olarak okusan nolur okumasan nolur. ülküm yükselmek ananızı sikmektir diyen bi kız vardı bi zamanlar, o aklıma geldi. naptılar acaba ona.. neyse, dönem başından beri her ders üçer beşer kişi çıkıp efendi efendi okuyor yazdıklarını. ve mutlaka ölesiye eleştiriliyorlar. yok virgülü fazla uzunmuş, yok kemer tokası çok kalınmış, kılmış, yünmüş. adamın teki aşk hikayesi yazıp esas oğlana 'ibiş' adını verdi diye adamı dersi ciddiye almamakla, dalga geçmekle suçladı kadın. şimdi abi benim özgüven düşmesin de kimin özgüveni düşsün? yukarıdaki resme bakan adam inanılmaz geri zekalı biri değilse benim zevzeklik konusunda inanılmaz eaah, sikeyim inanılmaz inanılmaz. zevzeklik işte. yarın çıkıp bir şey okuyacağım, kadın diyecek 'bu ne lan ne bu?' ne diyecem? 'hocam benim tarzım bu, ben inanılmaz bir eşşoğlueşşeğim o yüzden böyle şeyler yapıyorum.' yer mi karı? yöo.
bu haftanın konusu şu; kümeleme tekniği ile kompozisyon yazma. kümeleme tekniği şu oluyormuş; bir tane ana konumuz var, ana konudan yola çıkarak ana konunun bize çağrıştırdığı kelimeleri buluyoruz, sonra bunları bir araya getirip kompoze ediyoruz. ulan bak aha benden çıkan şu;
özcan deniz (ana konu)
çağrışım kümesi:
mahsun
ibo
izzet
alişan
asmalı konak
haziran gecesi
naz elmas
nurgül yeşilçay
bornoz
ipek tuzcuoğlu
nihat doğan
''metin:
özcan iyi adamdır özcan. bunun fierce rivalsi var mahsun, ibo, izzet, alişan falan. bunlar paso kavga ederler. özcan geçen benim eve geldi. dedi 'abi böyle böyle' görseniz nasıl bıkmış, nasıl yıldırmış yıllar onu. ak düşmüş saçlarına da tek damla boya vurmamış.
asmalı konak yayınlanırken bilirdim ben özcan'ı. seymen ağaydı bu. amarika'dan karı aldı kendine, at üstünde geldi düğüne, karıya elini falan öptürdü. güneşin batışını izlerlerdi beraber. müthiş apaçi bi adamdı bu o zamanlar. sonra nurgül yenge bunu amarika'ya götürdü, orda tam bir new york beyefendisi oldu. özcandenish man in new york oldu. sonra asmalı yavaş yavaş reyting kaybetmeye başlayınca bu biraz elini ayağını çekti bu işlerden. bi süre sonra haziran gecesi'ne başladı. naz elmas vardı bunun rol arkadaşı, nası güzel bi kadındı o bir bütün olarak yahu. yeme de yanında yattı.
naz elmas ile aşk dedikodularına falan karıştı sonra bunun adı. tabi nurgül evlenmiş, çoluğa çocuğa karışmıştı o ara. youtube'da 'nurgül yeşilçayın süper memeleri' başlığıyla yayınlanan bir video var, eğreti gelin filminden bir sahne sanırım, milyonlarca kişi izlemiş. nası abazan toplum olduk yav. eğitimsizlik meğitimsizlik bunlar hep. irecep ivedik falan izleyip güler oldu insanlar. başımızda bu yönetim oldukça ohoo.. asmalı konak'ta giydiği bir bornoz vardı bu özcan deniz'in. nurgül geldi bi kere bunun evine, yandan yandan sokuluyo bizim özcan'a. bizim özcan da çok sinirli o sahnede, fantezi olacak after fight sex olacak. ulan bornoz'a öyle bir düğüm atmış ki özcan, çözülmüyor. annemle birlikle izliyoduk o bölümü, annem kanal değiştirdi. son gördüğüm şey özcan'ın buruşmuş yüzüydü. başarısız bir oyuncu olduğu için sinirden buruşmuş bir yüz gibi olmamıştı. daha çok lahana gibiydi. ipek tuzcuoğlu'nun memeleri de güzel bu arada. nihat doğan ise kusura bakmasın ama o niye çağrıştı anlamadım. her halta giriyor. onunla bir alakası yok bu metnin, çıksın aradan derhal.''şimdi ben bunu yazdım, gidecem yarın okuyacam sınıfta, milletin kulağına kaliteli metin girecek de sonra ders hocası bana çıkışacak. 'napmaya çalışıyon sen' diyecek, benim moralim bozulacak. yazamıyorum amına koyim ya. ben köhne bir evin içindeki duygu dolu yaşanmışlıkların ve tarihin tanıklık ettiği en büyük aşkların özne olduğu ağlak şeyler yazamıyorum. allah belasını versin romantizm sikini çıkaran adamın. it herif bakmış karılar gelmiyor, bi de böyle deneyeyim demiş, dağlardan ot falan yolmuş, yokmuş tabi o zamanlar çiçek, dinozor yağından kandiller yapıp daşın üstünde mum niyetine yakmış. gel zaman git zaman romantizm olmuş.
şu an o kadar spontan yazıyorum ki iki cümle önce ne yazdığımı hatırlamıyorum. doğaçlama yapıyorum. hiç backscpace klulanmyıourm. hehahah. ve yazılı anlatım dersinde ilk öğretilen şey şuydu; 'yazar önce oturur, konuyu düşünür, kafasında kurar falan, ondan sonra yazmaya koyulur.' yazmaya koyuldum ama hala ne yazdığıma dair fikrim yok, bırak önceden kurgulamayı. yaradana sığınıp yazıyorum. çok uzun oldu zaten gidiyorum ben.
1 yorum:
hatun güzelmiş. paylaşımlarının devamını bekliyorum.
Yorum Gönder