halı sahada elle gol attım, millet kızınca 'allah(c.c.)'ın eliydi lan o, sorgulaman imansızlar' dedim, çamura yattım. o olay dışında gayet güzel bir maç çıkardım. 3. dakikada kondisyonum sıfırlanmasaydı daha etkili olabilirdim mevkimde. sigara yapıyor bunları hep. ayrıca uzun zamandır futbol oynamadığım için yeteneklerim körelmiş. katar ligine transfer olan veteranlara dönmüşüm. ceza yayının orta sahaya bakan diliminden çıkattığım etkili şutlarım cılızlamış. top tekniği falan hak getire.
o değil de, kurban hayvan gibi geri döndü. yaklaşık 1 yıl gecikmeli çıkan albüm tam ümidi kesmişken ilaç gibi geldi. ülkede kurban gibi bi grup varken mangasıdır reddidir ilhakıdır parsa topluyor ya, ben sıçayım öyle işe. bir de kargo vardı bi ara, onları da severdim. oğlan gruplarına karşı inadına kurban.
bir de derbi oynandı pazar günü. bu maçlardan önce o kadar uçuyor ki taraftar grupları, her sonuçta bir tanesi ağır göt olacak, bu bir gerçek. genelde yenilen takımın taraftarı olduğum için maçtan önce yapılan artistliklerin sorumluluğu otomatikman üzerime bindiriliyor. geliyor maçtan sonra 'hani mordunuz alayına kordunuz hahaha' diyor. ulan it ben mi dedim moruz alayına koruz diye. git diyenin yüzüne çarp bana niye ekşiyosun. maçtan önce soranlara yenelim yenilelim dünya kimseye kalmaz diyorum, tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi oluyorum, hiçbir şekilde şov yapmıyorum, maç bitiyor gelip benimle taşak geçiyorlar. ondan sonra sinirlerim zıplıyor benim tabii, kovuyorum çevremden, onun adı da çekememezlik oluyor, yenilgiye tahammülsüzlük oluyor. sikerler öyle çıkarımı.
düşünüyordum halı sahada oynadığım oyunla kimi andırıyorum diye, aynı mustafa sarp'ım hacı. toptan kaçıyorum, rakibe basmıyorum, burnumu kaşıyorum, saçlarımı okşuyorum. bunlar kondisyonum düştüğünde yaptığım şeyler, kondisyonum iyiyken caner erkin gibiyim. aldığım topu şişiriyorum ileriye. sonra aynen geri geliyor top, peşinden koşuyorum, kaparsam yine şişiriyorum ileri. saçımla oynuyorum, boynumu eğip taraftarı kesiyorum, yorgun görünmek için 32 diş meydanda koşuyorum sağa sola.
bir de yapacağım espri tutacak mı tutmayacak mı kaygısı var. espri yapmadan önce çok kemiriyor bu benim kafamı şu günlerde. tanımadığım insanların çoğunlukta olduğu sınıflarda derslerim olduğu için rahat hareket edemiyorum. sınıfların gediklileri var, ne deseler güldürüyorlar milleti, benim aklıma espriler geliyor ama söyleyemiyorum. kimse gülmezse diye atıyorum içime, içimde biriktiriyorum. o kaygıyı atlatmanın yolu da espri tutturmak. bir tane tutturunca gerisi geliyor. ama ilk intiba çok önemli. mesela ben lise kariyerime 'fil suya düşerse nolur? ıslanırrr' esprisiyle başlamıştım, hiç arkadaşım olmadı. yıllarca kara tahtalarla muhabbet ettim, tebeşirlerle dertleştim. cetvel takımlarıyla çıktım, sıra gözlerinde doyurdum karnımı. alkışı duydum ihaneti gördüm sesim de olduğu sessizliğim de. seviştiğim niye olmadı lan benim :(
şimdi en doğru anı bekliyorum, çok güvendiğim bir espri gelirse aklıma patlatıverecem aniden. sonra sempatik bakışlarla sınıfı süzecem. güzel espri biliyorsanız önerilere açığım.
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ
2 yıl önce
1 yorum:
kargo da yeniden şekillenmiş, mşş yi geri almışlar da koray efendiyle klavyecilerini sepetlemişler. bi de üstüne mirkelam gelmiş, mirkelam&kargo şeklinde orda burda sahne alıyolardı, şimdi bi de albüm yapmışlar. bu kadar lüzumsuz bilgiyi verdiğime göre çekilebilirim.
Yorum Gönder