23 Mart 2010 Salı

biri yer biri bakar

yeterli boş zaman ve imkan sağlandığında ne derece hayvanlaşabileceğimi kanıtlarcasına günde ikişer üçer post giriyorum resmen. her fırsatta post yazıyorum.

fast food dükkanlarının dış cephesinin büyük bir bölümünün cam olması içerde yemek yiyenler için sıkıntı yaratır. bugün dikkat ettim, bir dolu insan pahalı lüks sayılabilecek bir dürümcüde dürüm yiyorlardı. etrafları camla çevrili olduğu için hayvan bahçesinde yılan çıyan izler gibi izledim, öküz gibi yiyorlar. kol kadar dürümleri tek hamlede yutmak ister gibiler, kafalarını dürüme gömüyorlar, sonra geri çıkarıyorlar. balık yiyen gollum gibiler. bir kısmı göğüslerine kadar giriyor dürümün içine. lüks sayılabilecek bir dürümcü olduğu için giden insanlar da lüks. nerden baksan 40 dakika makyaj yapmış, saçını burmuş, düzeltmiş şekil şemal vermiş. ama o dürümü yerken bir ayıdan farksız arkadaş. afedersin öküzden, babundan farksız. bir süre izledim yemek yiyen insanları, sonra baktım ufak bir kalabalık toplandı. hep beraber izledik. işaretlerle anlaşıyorduk adeta, parmağımı şıklatarak 'aynı şeyi mi düşünüyoruz?' diye sordum, kafalarını sallayarak 'evet' yanıtını verdiler. dağıldık. işimiz gücümüz vardı.

Hiç yorum yok: